Page 11 - aktuel-6

Basic HTML Version

BezmiâlemAktüel 2014 /
11
Prof. Dr. Vedat Akgiray 1958 yılında
İstanbul’da dünyaya gelmiştir. 1976 yılında
Robert Koleji’ni bitirdikten sonra, 1980’de
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden
mezun olmuştur. 1982 yılında Finans
alanında İşletme Yüksek Lisansı,
1985’te İktisat Yüksek Lisansı ve aynı yıl
Finans Doktora derecelerini Syracuse
Üniversitesi’nden almıştır.
1986 - 1990 yılları arasında çalıştığı
Clarkson Üniversitesi’nde 1989 yılında
doçent olmuştur. 1991 - 2000 yılları
arasında Boğaziçi Üniversitesi’nde doçent
olarak, 2000 yılından itibaren ise yine
Boğaziçi Üniversitesi’nde Profesör olarak
ders vermiştir. Prof. Akgiray, Boğaziçi
Üniversitesi Finans Mühendisliği Yüksek
Lisans Programı’nın kurucularından olup,
2002-2009 yılları arasında Program
Başkanlığı’nı yürütmüştür.
2009-2012 yıllarında T.C. Başbakanlık
Sermaye Piyasası Kurulu Başkanlığı
görevinde bulunan Prof. Akgiray, aynı
dönemde ‘Uluslararası Menkul Kıymet
Komisyonları Örgütü’ (IOSCO) Başkan
Yardımcılığı’nı ve aynı örgütün ‘Gelişmekte
Olan Ülkeler Komitesi’ Başkanlığı’nı
yürütmüştür. Halen Boğaziçi Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme
Bölümü’nde Profesör olarak ders vermeye
devam eden Prof. Akgiray, aynı zamanda
2014 yılından itibaren Bezmiâlem Vakıf
Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkan Vekili
olarak görev yapmaktadır.
Türk-İslam Medeniyetinde köklü bir geleneğe
sahip vakıf kurumunun geçmişten günümüze
toplumsal hayatımızdaki rolünü nasıl değerlen-
dirirsiniz?
20. yüzyılın başlarına kadar, Osmanlı coğrafyasında,
devletin asli görevleri dış politika, savunma, güvenlik
ve hukuk düzeninin korunması idi. Eğitim ve sağlık
harcamalarının hemen hepsi vakıflar tarafından sağ-
lanıyordu. Üniversiteler, okullar, hastaneler, aşevle-
ri, ticaret teşkilatları, şirketler, finans kurumları gibi
ekonomik kalkınmayı sağlayan birçok hizmet vakıf-
lar tarafından organize edilmekte veya finanse edil-
mekteydi. Vakıf modeli hem ekonomik rasyoneliteyi
haiz hem de sosyal adalete uygundur. Servet ve ge-
lir dağılımının bozulmasına engel olur. Bu sonuçların
yanı sıra, Müslüman toplumlarda vakıfların bu denli
önemsenmelerinin asıl nedeni İslam inancındadır.
Üç tane meşhur hadis-i şerifi hatırlayabiliriz:
“Veren el, alan elden üstündür”, “İnsanların en ha-
yırlısı, insanlara faydalı olandır”, “Bir mümin vefat
edince her ameli kesilir. Yalnız üç amelinin sevabı,
amel defterine yazılmaya devam eder. Bunlar; de-
vam eden hayır hasenat, insanlara faydalı ilmi eser
ve salih çocuklarının kendisi için ettikleri dua ve istiğ-
farların sevaplarıdır.”
Vakıflar, 19. yüzyıla kadar batı toplumlarında da
önemli yer işgal etmişlerdir. 19 ve 20. yüzyıllarda git-
tikçe güç kazanan “merkezileşme” ve “güçlü merke-
zi devlet” zihniyeti sonucu vakıfların etkinliği bazen
doğal olarak ama çoğu zaman devletlerin zoruyla
yok olmuştur. Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuri-
yeti de bu değişimden payını almıştır. Kırım savaşın-
dan sonra 1860’lı yıllarda Osmanlı Devleti’nin borç
talebine karşılık İngiltere ve Fransa’nın belli başlı
şartlarından bir tanesi vakıf sisteminin kaldırılması
olmuştur. Daha sonra, yine merkezileşme politikası
gereği, Cumhuriyet ile birlikte eğitim ve sağlık vakıf-
larının gelir ve malvarlıkları ya satılmış ya da devlete
devredilmiştir.