Page 21 - aktuel-6

Basic HTML Version

BezmiâlemAktüel 2014 /
21
İstanbul’da tarihten günümüze su ihtiyacını
karşılamak için ne gibi yöntemler kullanılmıştır?
“İstanbul” denildiği zaman tarihi yarımadayı düşün-
mek lazım. Mesela Yerebatan Sarayı vardır. Esas he-
defi kale surları içinde kalan yerde suları depo etmek-
tir. Bir nevi barajdır, doğal sarnıçtır. Sular toplanıyor
oraya oradan da halka su hizmeti veriliyor. Osman-
lı’dan önce Romalılar var tabi. İşte görüyoruz, su ke-
merleri var. O zamanın teknolojisi su pompası falan
olmadığı için o su kanallarını, su kemerlerini yapmış-
lar. Oradan tarihi yarımadaya akıyor. Fakat Osmanlı-
lar zamanına geldiğimizde, İstanbul suları dediğimiz
takdirde, Halkalı’dan gelen sular var. Tabi gittikçe nü-
fus artınca, o da yetmemeye başladıkça kaynak su-
ları yani yeraltı suları ile İstanbul besleniyor. Bir süre
sonra o da yetmiyor. İlk defa Avrupa’daki gibi bent-
ler, ufak barajlar yapılıyor. Belgrat Ormanı’nın orada-
ki barajları görüyorsunuz. Hatta Katip Çelebi’nin bir
anlatımı var... “İstanbul’a 3-4 günlük mesafeden su
geldi” diyor. Abdülhamit Han zamanında bakılıyor ki
bu sular da yetmemeye başlıyor. Bu tarihte Terkos
diye bilinen -aslında Durusu'dur- yap-işlet-devret sis-
temine benzeyen, bugünkü adıyla baraj denen yapı
kuruluyor. Fransız şirketin adı Terkos olduğu için adı
Terkos olarak anılıyor. Sonra bakılıyor, bir de öteki ta-
rafta yapmak lazım. Orada da Elmalı barajı yapılıyor.
1882 Terkos ve 1890 Elmalı… Yani Avrupa’da ne var-
sa takip ediliyor. O zaman kömürle çalışan pompalar
kuruluyor. Yine Abdülhamit Han zamanında Hamidiye
Suları var, Cendere’nin orada. İstanbul’da o kadar çok
su kaynağı var ki… Sayılmayacak kadar kaynak var.
Bu su kaynaklarının paylaşımı nasıl yapılmış?
Dünyada hiçbir medeniyette olmayan bir durum var
bizim medeniyetimizde. Nedir o? Çeşmeler… Hiçbir
medeniyette yok. Bizim dışımızda her medeniyette
suların paylaşılması meselesi önemli sorun olmuş.
Bugün biz de paylaşmıyoruz. Kültürümüz erozyona
uğradı. Eski Yunan’da yok, Batı’da yok… Osmanlı’da
var. Ortak kullanım için bedava su hangi medeniyette
var? Bugün çok insancıl sandığımız -ki tam aksi- Batı
medeniyetinde mi var?
Ben bunu onlara sordum kaç kere. Amerikalı birisi
90’lı yıllarda bir su sempozyumunda “Haliç çok koku-
yor” dedi. Doğruydu. Ama “sen su uzmanısın, sade-
ce Haliç’i mi görüyorsun? Sen, İstanbul’da çeşmeleri
niye görmüyorsun? Parasız su paylaşımı hangi me-
deniyette var? dedim. Sebiller vardı cami önlerinde,
vakıf suları vardı… O da paraya döndü şimdi. Şimdi
her şey para ile satılıyor. Yani biz İslamiyet’i de bir
tarafa bıraktık, kapitalist bir sisteme geçtik. Kötü mü
olur çeşmelerden dağıtılsa yine. Hiç çeşme kaldı mı
ki sonra? Amerikalı’ya, “mesela sizde bir kuyudan su
çıksa ne olur?” dedim. “Silah belinde beklersin ba-
şında, kimse yaklaşamaz” dedi. “Bak, bu çeşmelere
herkes gidiyor” dedim. Ama kültür erozyonu olunca
bugünkü durum ortaya çıkıyor.
Zekai Şen
1971 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat
Fakültesi Betonarme dalından Yüksek Mühen-
dis olarak mezun oldu. TÜBİTAK NATO bursu
ile gittiği İngiltere'de, 1972 yılında ''Imperial
College of Science and Technology''den Su Bi-
limleri dalında Diploma of Imperial College (DIC)
ve Master of Science (M. Sc.) derecelerini aldı.
1974 yılında Stokastik Modelleme ve Hidrolo-
jide Uygulamaları konusunda ''University of
London''dan Philosophy of Doctorate (Ph. D.)
derecesi alarak Türkiye'ye döndü. 1975-1982
yılları arasında İstanbul Teknik Üniversitesi İn-
şaat Fakültesi Hidrolik ve Su Kuvvetleri Kür-
süsünde çalışarak, 1979 yılında Doçent oldu.
1982-1992 yılları arasında Suudi Arabistan
King Abdulaziz University, Yer Bilimleri Fakülte-
si, Hidrojeoloji bölümünde başkan ve öğretim
üyesi olarak çalıştı. 1984 yılında Profesör oldu.
1993 yılından beri İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri
Fakültesi, Meteoroloji Mühendisliği Bölümünde
çalışmaktadır. 1993 “TÜBİTAK Bilim Ödülü”,
1998 yılında American Biographical Institute ta-
rafından “Yılın Adamı” (Man of year 1998) ödü-
lünü kazanmıştır. Türkiye, Suudi Arabistan ve
Amerika Birleşik Devletleri’nde basılmış 40’tan
fazla kitabı, değişik konularda 500'den faz-
la makalesi bulunmaktadır. Halen Su Vakfı'nın
başkanlığını yürütmektedir.